Yargıtay, hastalanan bir çalışanın izni olmadan alınan kan ve idrar örneklerine narkotik test uygulayan hastaneye kötü haber verdi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nde 2017'de başlayan ve maddi ve manevi tazminat taleplerini içeren davada Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, hastanenin çalışanına ödeyeceği manevi tazminatın yetersiz olduğunu belirterek kararı bozdu.

YÖK raporu: Üniversite mezunları ortalama 4,5 ayda iş buluyor YÖK raporu: Üniversite mezunları ortalama 4,5 ayda iş buluyor

Davaya konu olayda, aynı hastanede anestezi teknikeri olarak çalışan bir kişi, rahatsızlandığı sırada tedavi için verdiği kan ve idrar örneklerine izinsiz narkotik test yapılması ve bu sonuçların doğrulama olmaksızın iş yerine bildirilmesi üzerine hastane yönetimini dava etmişti. Yargıtay, hastanenin bu izinsiz işlemi nedeniyle daha yüksek manevi tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.

İçtihat bülteninden edinilen bilgiye göre, İstanbul’daki bir hastanede görev yapan bir anestezi teknikeri aniden fenalaşınca yakındaki bir hastaneye kaldırıldı. Bir gün sonra kendini iyi hisseden tekniker çalıştığı hastaneye gelerek tedavisine çalıştığı hastanede devam etti. Çalıştığı hastanenin yönetim kısmından gelen bir kişi kendisine şeker hastalığı ile ilgili hekimin talep ettiği kan ve idrar tahlillerini yaptırmasını söyledi. Bunun üzerine anestezi teknikeri acil servise giderek kan ve idrar verdi. Ancak çalışanın narkotik madde kullandığından şüphelenen hastane yönetimi hukuki düzenlemelere aykırı bir şekilde çalışanına haber vermeyip rızasını almadan kan ve idrar tahlillerinde narkotik test de uyguladı. Test sonuçlarının pozitif görünmesiyle birlikte doğrulama testlerinin sonuçlarını beklemeyen hastane yönetimi çalışanından tüm çalışma arkadaşlarının arasında istifa etmesini istedi. Doğrulama testlerinin negatif çıkmasının ardından anestezi teknikeri çalıştığı hastane hakkında dava açtı. Anestezi teknikerinin vekil avukatı müvekkilinin çalışma arkadaşlarının önünde aşağılanarak işyerinden uzaklaştırıldığını, hastanenin müvekkiline izni dışında müdahale gerçekleştirdiğini, Hasta Hakları Yönetmeliği’nin hastanenin sadece hastanın izin verdiği konular ile ilgili girişim yapılabileceği, bunun genişletilemeyeceği, sadece acil hallerde genişletilebileceğini öngördüğünü, hastanenin yaptığı eylemin Medeni Kanunun 24′ üncü maddesi kapsamında kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ve özel yaşamının ihlal edildiğini, doğrulama testlerinin de bu verileri doğrulamadığını beyan ederek, fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 5 bin TL maddi, 250 bin TL manevi tazminatın 16.06.2017 olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etti. Davalı vekili, davanın reddini talep etti.

İlk Derece Mahkemesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alarak davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebi yönünden 4 bin TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verdi. Belirtilen karara karşı taraf vekilleri süresi içinde istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi tarafların istinaf taleplerini reddetti. Bölge Adliye Mahkemesinin, tarafların istinaf taleplerini reddetmesi üzerine kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunuldu.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi: İlk Derece Mahkemesi davacı lehine daha yüksek manevi tazminata hükmetmelidir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, temyiz incelemesi neticesinde davacının maddi tazminat talebine ilişkin olarak ispatlanamamasından dolayı temyiz itirazlarını reddetti. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, manevi tazminata yönelik yaptığı temyiz incelemesi sonucu somut olaya göre manevi tazminatın oldukça az olduğu ve bu yüzden İlk Derece Mahkemesince; davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi için hükmü bozdu. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, böylelikle çalışanın onayı olmaksızın kan ve idrar örneğinden narkotik test bakılıp henüz doğrulama sonuçları gelmeden sonucun işyerine açıklanması manevi tazminatı gerektiği yönünde emsal bir karara imza attı. 

Editör: Şule Coşkun