Kamu Birliği Konfederasyonu'nun katılımıyla Savunma, Büro ve Destek Hizmetleri Sendikası (SAVDES-SEN) Genel Başkanı Tuncay Cengiz ve sendika üyeleri, Ankara'da SGK Müdürlüğü önünde tasarruf tedbirlerine karşı eylem gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan Cengiz, "2024 yılındayız, ancak, taş devrini yaşıyoruz. Halen taş devrindeki gibi açlık, barınma ve ulaşım sorunu yaşıyoruz. Memurun servisini kaldırarak tasarrufa başlamak akıl tutulmasıdır" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde kamuda 100 milyar liralık tasarruf önlemleri kapsamında yapılacak adımları duyurmuştu. Tasarruf Tedbirlerine dair Cumhurbaşkanlığı Genelgesi de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni düzenlemelere göre, savunma ve güvenlik hizmetleri hariç, kamu kurumlarındaki toplu taşıma hizmetlerinin sonlandırılmasına karar verildi.

Ankara'da Sosyal Güvenlik Kurumu'nun önünde bir araya gelen Kamu Birliği Konfederasyonu ve SAVDES-SEN üyeleri 'kamuda tasarruf' tedbirlerine tepki gösterdi. Grup adına basın açıklamasını okuyan SAVDES-SEN Başkanı Cengiz, "2024 yılındayız, ancak, taş devrini yaşıyoruz. Halen taş devrindeki gibi açlık, barınma ve ulaşım sorunu yaşıyoruz. Memurun servisini kaldırarak tasarrufa başlamak akıl tutulmasıdır" ifadelerini kullandı.

SAVDES-SEN Başkanı Cengiz'in yaptığı basın açıklamasından öne çıkan satır başları şöyle;

"Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanlarımıza yapılan haksızlıkları, hak gasplarını ve taleplerimizi kamuoyu ile paylaşmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Değerli Arkadaşlarım 2024 yılındayız, ancak, taş devrini yaşıyoruz. Halen taş devrindeki gibi açlık, barınma ve ulaşım sorunu yaşıyoruz. Biz devlet memurları, devlete ve millete sadakatle hizmetten başka kime ne yaptık ki bu yokluğa ve yoksulluğa reva görüldük? Sözde yetkili konfederasyon ve sendikalar var. Yedi ayrı toplu sözleşme geçmiş, yan gelip yatmış. Sonuç yokluk ve yoksulluk.Geçinemiyoruz, emekli olamıyoruz. Ne üstüne alınan var ne de utanan. Meclis dört kilometrelik mesafede dururken, adamlar Bolu'dan Ankara'ya yürüyerek hak aradıklarını zannediyorlar. Pusulası şaşmış bunların, ne yaptıklarını bilmiyorlar.

Ya yetkinizi gereği gibi kullanın ya da bırakın biz gereğini yapalım. Ya devlet başa ya kuzgun leşe. Kamuda tasarruf da şarttır. Ancak, ulaşım temel bir insan hakkıdır. Ancak, o kadar savurganlık, lüks ve şatafat varken, memurun servisini kaldırarak tasarrufa başlamak akıl tutulmasıdır. Özellikle, iş yoğunluğu oldukça fazla olan Sosyal Güvenlik Kurumu personelinin mesaiye geliş ve gidişini için çözüm bulmak yerine servis ihalelerinin iptal edilmesi ve servislerin kaldırılması, çözüm olarak merkez birimlerine toplu taşıma kartı verilerek personelin mağdur edilmesi, toplu taşıma kartında dahi taşra memurlarının yok sayılması personele verilen değerin göstergesidir.

Bu ilk değildir. Yok sayılmalar, değersizleştirmeler, yetkili konfederasyonun katıldığı son beş toplu sözleşmenin ruhunda vardır. Ayıptır, yazıktır. Değerli Arkadaşlarım, unutmayın Sosyal Güvenlik Kurumu personeli yalnız değildir. Kamu Birliği Konfederasyonu ve SAVDES-SEN her daim yanı başınızdadır. Desteğimizin en bariz göstergesi tasarruf genelgesinin iptali yönünde Danıştay'da açtığımız davalardır. "Mesaiye bir saat geç başlama" eylem kararımızdır. Sorunlar çözülmezse, tepkimiz ve eylemlerimiz artarak devam edecektir.

Cengiz açıklamalarını şöyle noktaladı;

"Artık bıçak kemiğe dayanmış, söz bitmiştir. Süregelen mağduriyetlerin giderilmesi ve nimet külfet dengesinin sağlanması amacıyla, zulüm son bulmalı, gasp edilen haklar iade edilmelidir.

Bu kapsamda;

. Öncelikle, 666 sayılı KHK ile kaldırılan ikramiyeler ile havuz parası yeniden ödenmelidir.

. Sosyal Güvenlik Kurumu personeline ilave olarak "Sosyal Güvenlik Tazminatı" verilmeli, ücretler yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır.

. Kurum içinden atama yapılabilecek şekilde "Sosyal Güvenlik Hizmetleri Uzmanı ve Uzman Yardımcısı" kariyer kadrosu ihdas edilerek, personele atanma imkanı verilmelidir.

. Personel eksikliği giderilmeli, binaların fiziki koşulları iyileştirilmelidir.

. 3600 ek gösterge adaletsizliği giderilmeli, birinci dereceye gelmiş tüm memurlara kadro ve sınıf ayırımı yapılmaksızın 3600 ek gösterge verilmelidir.

. Sosyal Güvenlik Kurumu Personeline, "ücretsiz öğle yemeği" verilmeli veya tayin bedeli olarak 22 günlük öğle yemek maliyeti maaşlar ile birlikte topluca ödenmelidir.

. Müdür ve Müdür Yardımcısı personele yetki ve sorumlulukları çerçevesinde "Makam ve Görev Tazminatı" verilmelidir.

. Teknik Hizmetler Sınıfında "Programcı" ve "Çözümleyici" ünvanlı kadrolarda görev yapan bilişim çalışanları, "bilişim uzmanı ve uzman yardımcısı" kariyer kadroları altında toplanmalı ve mali hakları iyileştirilmelidir.

. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları iki yılda bir düzenli olarak ÖSYM tarafından yapılmalı, mülakatlar kaldırılmalı, liyakatsiz atamalar engellenmeli, sürgünler ve geçici görevlendirmeler son bulmalıdır.

Görüldüğü üzere hak gaspları, yok sayılmalar ve yaşanan mağduriyet ayan beyan ortadadır. Çözüm bellidir. Kamu Birliği Konfederasyonu ve SAVDES-SEN olarak, "Artık yeter, söz memurun" diyoruz. "Sosyal Güvenlik Kurumu Personeli yalnız değildir, her daim yanlarındayız." diyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Başkanı Osman Kaya, konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti;

Basın açıklamasında konuşan Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Başkanı Osman Kaya, kamu çalışanlarının haklarını savunmak için her platformda mücadele ettiklerini belirterek, yetkili sendikaların bu süreçte sessiz kalmasını eleştirdi.

Kaya, kamu kurumlarında çalışanların işlerini kolaylaştıran personel servis hizmetlerinin kaldırılmasının, yeni ve ciddi sorunlar doğuracağının da altını çizdi. Genel Başkan Kaya, "Servislerin kaldırılması, kamu kurumlarında farklı uygulamaların ve yöneticilerin inisiyatifine bağlı belirsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu büyük bir yanlıştır. Özellikle büyük şehirlerde trafik sorununun ne kadar ciddi bir problem olduğu ortada. Kamu çalışanlarını şahsi araç kullanmaya zorlamak, zaten yoğun olan trafiği daha da kötüleştirecek; toplu taşımaya mecbur bırakmak ise çalışanları hem maddi hem de psikolojik açıdan yıpratacaktır. Bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltmek mümkün değildir. Kamuda sosyal dengeyi bozacak ve çalışanlar arasında ayrımcılığa yol açacak kararlardan kaçınılmalıdır." açıklamasında bulundu.