Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Emekliler Sendikası ve Avrupa Emekli ve Yaşlılar Federasyonu, emeklilerin yaşam hakları için Ankara Ulus'ta açıklama yaptı. DİSK Emekli Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, "Hazine katkılarıyla on bin liraya tamamlanan emekli aylıklarımızın yetersiz olduğu doğrudur. Ancak bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerekenler, bir kez daha sorumluluktan kaçmakta; emeklileri sırtında küfe olarak görenler, tüm sorunların çözümünü işçinin ve emekçinin daha fazla çalışmasında aramaktadır" ifadelerini kullandı. Açıklamaya katılan bir emekli ise, "Emeklileri aç bırak ölsün. Yük olarak görüyorlar ya bizi... Çalıştık, vergi verdik. Emek verdik, hayatımızı verdik. On bin lira, on iki bir lira nedir ki? Kendi hakkımızı istiyoruz. Başka kimseden bir şey istemiyoruz" şeklinde konuştu.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Emekliler Sendikası ve Avrupa Emekli ve Yaşlılar Federasyonu, emeklilerin yaşam haklarını vurgulamak amacıyla Ankara Ulus'ta basın açıklaması gerçekleştirdi.
DİSK Emekli Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, basın açıklamasında, "Sarayın istatistik uydurma kurumunun dahi bağımsız araştırma şirketlerinin üzerinde enflasyon oranları açıkladığı bir dönemden geçiyoruz" diyerek, dar gelirlilerin gıda enflasyonunun resmi enflasyon rakamlarının çok üzerinde olduğunu ifade etti. Yavuz, emeklilerin haklarını alamadığı koşullarda sosyal devlet anlayışından bahsedilemeyeceğini belirtti.
"Emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 87,3 olmuşken en düşüğü on bin lira olan emekli maaşı, ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Ömrümüzü kendimizin ve ailemizin geçimi için harcadığımız doğrudur. Hazine katkılarıyla on bin liraya tamamlanan emekli aylıklarımızın yetersiz olduğu doğrudur. Ancak bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerekenler, bir kez daha sorumluluktan kaçmakta; emeklileri sırtında küfe olarak görenler, tüm sorunların çözümünü işçinin ve emekçinin daha fazla çalışmasında aramaktadır. Şirketler karlarını katlarken işçilerin payına yoksulluk, saraylar ışıl ışıl parlarken emeklilerin payına sefalet düşüyorsa; ne sosyal devletten ne eşitlikten ne de adaletten ne de yaşamdan söz edilebilir. Tüm bunların sözünün edilmediği yerde barıştan söz etmek mümkün değildir."
"Emeklilerin insan onuruna yakışır bir yaşam için sokağa çıktığı her gün ise mücadele tarihine kazınacak" diyen Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Meclis, emeklilerin bayram ikramiyesini 3 bin lira olarak belirledikten sonra tatile girdi. 16 milyonu aşkın emekli ve hak sahibinin sesine kulaklarını tıkayarak, 3 kuruşluk sözde artışa gönül rahatlığıyla el kaldıranlar, gönül rahatlığıyla dinlenmeye çekildi. Ant olsun ki emeklilere bir kez daha kuru ekmekten ibaret bayram sofrasını layık gören zihniyet, layık olduğu yerde; tarihin çöplüğünde kalacak. Emeklilerin insan onuruna yakışır bir yaşam için sokağa çıktığı her gün ise mücadele tarihine kazınacak. Emekliler, talep ettikleri, hak ettikleri bayram ikramiyelerine er ya da geç kavuşacak. Açlık sınırındaki hiçbir ücret, hiçbir maaş ya da aylık, emeklilerin yaşamını idame ettirebilmesinde bir kıstas değildir. İnsanın, sadece beslenme ihtiyacını karşılayarak insan onuruna yakışır bir yaşama kavuşamayacağı açıktır. Bizler, emeklilere ısınmayı, ulaşımı, sağlığı, kültürel ve sosyal ihtiyaçları lüks gören bir zihniyete karşı bir aradayız. Buzdolabımızın boş; her seçim dönemi öncesinde, seçim yatırımı olarak önümüze atılan üç kuruşluk müjdelere ise karnımızın tok olduğu bilinsin diye buradayız."
Emeklilerin yalnızca kendi hakları için değil, gençler, çocuklar ve torunları için sokaklarda olduğunun altını çizen Yavuz, "Bizler, Türkiye'nin kalkınması için yıllarını harcamış emeklileriz. Kimimiz işçiydik, madenlerde, petrol ve kimya endüstrilerinde, limanlarda, fabrikalardaydık. Kimimiz memurduk, öğretmendik. Kimimiz tarladaydık. Emeğimizle geçindik. Bizler o zamanlar da yeri geldiğinde greve, yeri geldiğinde haklarımız için sokaklara çıktık. Bugün de, sokaktayız. Onlar bölerek, ayrıştırarak ve nihayet sefalette eşitleyerek yönetmek istiyorlar. Ancak biz emekliler, birleşe birleşe kazanacağımızı biliyor; bizleri ayrıştırmak isteyenlerin karşısında dayanışmayla, inatla, umutla eşit ve adil bir geleceği kuracağımıza inanıyoruz" diye konuştu.
2005 yılında BAĞ-KUR'dan emekli olan Ermiş Bayram, emekli olduğu ilk yıllarda geçinmeye çalıştığını ancak şu anki emekli maaşıyla bunun mümkün olmadığını şu sözlerle ifade etti:
"O dönemde aldığımız emekli ücretiyle, normal koşullarda geçinmeye çalışıyorduk. Ayrıca ek işler yaparak gelirimizi artırmaya çalışıyorduk. Ancak son yıllarda aldığımız emekli maaşı miktarı artmasına rağmen, paranın değer kaybı ve enflasyon oranlarının yükselmesi nedeniyle şu an yeterli gelmiyor."
"Sesimizi duyurmak için çaba harcıyoruz. Ancak ülkeyi yönetenler, emekliler ve çiftçiler gibi kesimler için yeterli önlemleri almakta yetersiz kalıyor. Üretimin olmaması durumunda ülkede gelecekte gıda ve geçim sorunları yaşanabilir. Sesimizin duyulmasını ve taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz."
"Zorlanıyoruz. Önceki Ramazan aylarına göre gıda fiyatları inanılmaz derecede yükseldi. Şimdi iftar ve sahur sofraları için gereken rakamlar çok yüksek... Birini karşılasanız diğerini karşılayamıyorsunuz. Büyük ailelere sahip olanlar için yardımcı olunması gerektiğini düşünüyorum. Başka bir şey söylemek istemiyorum. İktidarın emeklilerin durumunu görmesini istiyorum. 'On bin lira' diyorlar ama bu ülkede ev kiralarının ne kadar yüksek olduğunu onlar bizlerden daha iyi bilirler. Verdikleri on bin lira ve benzeri rakamlar yeterli değil."
"26 yıllık emekli Ayşe Güdek, iktidarın emeklilere yönelik politikalarını 'Onlar bizim ölmemizi istiyor' diyerek eleştirdi. Güdek şunları söyledi: 'Emeklileri aç bırak ölsün. Yük olarak görüyorlar ya bizi... Çalıştık, vergi verdik. Emek verdik, hayatımızı verdik. On bin lira, on iki bir lira nedir ki? Kendi hakkımızı istiyoruz. Başka kimseden bir şey istemiyoruz. Hiç hayatında çalışmamış adamların filoları var. Nasıl oluyor bu?'"
Başka bir emekli ise maaşların düşük olmasını şu sözlerle eleştirdi: "On bin liraya nasıl geçinebiliriz? Soruyorum buradan. Kiramız on bin lira olmuş. Emekli maaşımız on bin lira. Biz ne yiyelim taş mı yiyelim?"