Bakan Tekin, "eski model Toplum Yararına Çalışma Projesi kapsamında 30 bin personeli de bu hafta içerisinde inşallah sürecini tamamlayıp başlatmış olacağız. Onu da çözmüş olacağız." diye konuştu.
Tekin, Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde düzenlenen programda basın mensuplarıyla bir araya gelerek eğitim ve istihdam projeleri hakkında bilgi verdi.
’30 BİN PERSONELİ BU HAFTA İÇERİSİNDE SÜRECİNİ TAMAMLAYIP BAŞLATMIŞ OLACAĞIZ’
Okullardaki son durum hakkında da konuşan Bakan Tekin, “Aksaklıklarımız var, eksikliklerimiz var. Nüfus hareketlilikleri oluyor. Eski okullarımızın revize edilmesi gerekiyor. Özellikle 2002’den önce yapılmış okullarımızda deprem tetkiki yapılıp da yıkılıp yeniden yapması gereken okullarımız var. Bunları revize etmeye çalışıyoruz. Bu yıl da eğitim öğretim sürecine büyük oranda sorunsuz bir şekilde başladık. Çalışma Bakanlığı ile beraber yürüttüğümüz, okullarımızın temizlik işleriyle ilgili bir problem yaşamıştık yani yeni uygulanan modelle ilgili onun hayata geçirilmesiyle ilgili bir sorun yaşamıştık. Onu da sağ olsun Çalışma Bakanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey ile beraber oturduk, konuştuk. Onun süreci de başladı. Bu tür sorunu yaşayan okullarımızda tekrar eski model Toplum Yararına Çalışma Projesi kapsamında 30 bin personeli de bu hafta içerisinde inşallah sürecini tamamlayıp başlatmış olacağız. Onu da çözmüş olacağız." dedi.
‘OKULLARIMIZ, ÖĞRETMENLERİMİZ SANKİ ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPAMIYORMUŞ GİBİ BİR TABLOYLA KARŞI KARŞIYA BIRAKIYORDU’
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne de değinen Bakan Tekin, “Müfredat revizyonumuzun 3 tane ana boyutu var. Bir, dünyada artık 1980, 1990’lı yıllarda çocuklara bilgi yüklemek üzerine odaklanmış eğitim mantığı terk edilmiştir. Bu biraz önce bahsettiğim uluslararası raporlarda biz bununla eleştiriliyorduk, ‘Siz hala çocuklara bilgi ezberletiyorsunuz, kazanım veriyorsunuz, bunu artık terk etmeniz lazım’ diye eleştiriliyorduk. Neye geçmek lazım? ‘Beceri odaklı yani çocuklara bilgi vermek değil, bilgiyi hayata, toplumsal yaşamda uygulanabilir hale getirilecek becerilerle donatmak gerekir’ diyorlardı. Biz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile bir bunu yaptık. İki, yine uluslararası bu endekslerde ve raporlarda bize yönelik eleştirilerden ikincisi ‘Siz her şeyi hala zorunlu eğitim çağında çocuğa vermeye çalışıyorsunuz, çocuğu ısrarla kaldıramayacak kadar bilgi yüküyle donatıyorsunuz’ diyorlardı. OECD dahil birçok veride bizim de muadil zorunlu eğitim çağı olan ülkelerin 2 katı kadar çocuklara bilgi yüklediğimize dair bize eleştiri vardı; bu bizi zor duruma sokuyordu. Okullarımız, öğretmenlerimiz sanki üstüne düşeni yapamıyormuş gibi bir tabloyla karşı karşıya bırakıyordu. Çocuklarımızı zorluyordu. Uluslararası göstergeler açısından da sıkıntı yaşıyorduk. İkinci yaptığımız şey de bu, müfredatımızı çağın gereklerine uygun bir biçimde bazı öğrenmeleri ve bazı kazanımları daha sonraki öğrenme süreçlerini bırakacak şekilde müfredatımızı sadeleştirdik. Bizim müfredatta yaptığımız üçüncü şey de çocuklarımızın bu ülkeyi bir arada tutan, bizim toplumsal değerlerimiz’ dediğimiz değerlerimize sahip çıkan, bunu gelecek kuşaklara aktaracak şekilde yetişmesini sağlayacak bir müfredat oluşturmaya çalıştık. Müfredatın içerisine adalet, hak, hukuk millet, vatanseverlik, merhamet gibi kavramları yerleştirdik. Şimdi bize karşı çıkıyorlar. Ben de soruyorum vatanseverlik kavramının çocuklarımıza kazandırılmasından niye rahatsız oluyor insanlar?’ Merhamet, hak, hukuk, toplumsal değerlerimiz, milli-manevi değerlerimiz, bunların çocuklara kazandırılmasından niye rahatsız oluyorsunuz diye soruyorum açık açık. Bir de bunların yanında bize zorla dayatılan bazı hususları da müfredatın dışında bıraktık. Bunlardan bir tanesi mesela ‘Orta Asya’ kavramı, çok oryantalist bir bakış açısı. Biz onun yerine ‘Türkistan’ dedik. Buna benzer bazı şeyler yaptık. En sonunda ‘Mavi Vatan’, ‘Gök Vatan’ gibi kavramları da biz müfredata koyduk. Çocuklarımız Türkiye'yi, Türkiye'nin egemenlik haklarını, Türkiye'nin komşularını ve Türk devlet geleneğinde bizim geleneğimizin, bizim siyasi iktidarımızın etrafındaki ülkelere nasıl sahip çıktığını, dünyanın neresinde olursa olsun bir mazlum varsa onun hukukunu korumak için nasıl çaba sarf ettiğini çocuklarımız öğrensin istedim." şeklinde konuştu.